Başlık Koyamadığım Yazı

Başlık Koyamadığım Yazı

Almama yılımı bitirmemin akabinde Yeşilist diye bir blogla röportaj yaptım (buradan okuyabilirsiniz) . Daha önce de röportaj teklifi gelmişti ama ana akım medyaya konu olmak istemediğim için sadece sürdürülebilir evlilikle bir röportaj yapmıştım (burada) Yeşilist röportajının sonrasında da bir kaç beğeni bir kaç paylaşım gelecek diye düşünüyordum fakat olay bunun ötesine benim kontrol alanımın ve aklımın alabileceğinin çok dışına çıktı.

Röportaj yayınlandıktan sonraki 3 gün içinde bütün tv kanalları ana haber bültenine çıkarmak istedi, birçok radyo, gazete ve dergi röportaj teklifinde bulundu, belgesel teklifleri geldi. Yüzlerce mail, facebook mesajı, arkadaşlık isteği aldım. Bir çok kurum beni konuşmacı olarak davet etti. İş yeri telefonumu bulup orayı arayanlar oldu. Bir sabah arkadaşlarım televizyonda bir magazin programda üç kişinin benden habersiz arkaya fotoğrafımı koyup saçım boya mı, deodorant kullanıyor muyum diye tartıştıklarını söyledinde işin çığırından çıkıyor olduğunu anladım. Bu da yetmezmiş gibi bir blog benim hakkımda aşağılayıcı ( ben öyle hissettim) bir eleştiri yazısı yazdı ( buradan okuyabilirsiniz)  ve bu yazı facebookta dolaşmaya başladı. İnsanlar benimle dalga geçen iletiler paylaştılar. Benim zengin, halkın durumunu anlamayan, yukarıdan bakıp kıyafet almadım diye çok fedakarlık ettim havalarına giren bir olduğuma dair yazılar gördüm. Hatta bir yerde "PR'ı çok, iyi biz de almıyoruz ama ünlü olmadık" yazan bile gördüm.  Tek bir gazete ya da televizyonun röportaj teklifini  kabul etseydim hakkımda söylenecekleri hayal bile edemiyorum. Teşekkür mesajları, sevgi sözleri çok güzeldi ve gelen tepkilerin bir çoğu çok olumluydu ama nefret ve yerme o kadar güçlü duygular ki  insan onların gücünden iyi şeyleri görmez oluyor.

"Almadım" benim kendi başıma kendimle yaşadığım, kendi zaaflarımla yüzleştiğim bir süreçti ve bu süreci samimi bir şekilde, kendimi daha farklı göstermeye çalışmadan, aldıklarımı da itiraf ederek entellektüel ya da politik bir dil kullanmadan naif bir şekilde yazmaya çalıştığım bir blogda anlattım. Blogun ilk yazılarında da altını çizerek ekolojik olarak çok da bilinçli olmadığımı,  hatalarım olabileceğini belirttim çünkü bu dünyada birileri birşeyleri sizden iyi yapıyorsa sizin söz söylemenize izin vermezler ve eleştirirler. Ne alıp ne almayacağımı kalem kalem yazdım. Düştüğüm zaafları, nasıl bir insan olduğumu ve ne kadar dönüşebildiğimi çekinmeden ifade ettim. İnsanların bunları kullanarak bana saldırabileceğini,beni ünlü olmaya çalışmakla suçlayacaklarını,açığımı yakalamak için dedektiflik yapacaklarını, buradan düşmanlık ve nefret üretebileceklerini, bana küfür edeceklerini hiç düşünmemiştim. Çok şaşırdım, çok üzüldüm.

Neyse ki bu iş saman alevi gibi yanıp söndü. Söylediğim gibi ödev ve birkaç okul etkinliği dışındaki bütün teklifleri reddettim ve normal hayatıma döndüğüm için şükrettim. Olumsuzlukları bir yana bırakırsak gelen mesajlardan insanların artık tüketimden ne kadar rahatsız olduklarını, bir çok insanla paralel düşündüğümüzü gördüm. Herkesin mesajına cevap vermeye çalıştım, arada kaçırdıklarım varsa affola. Bu kendi kişisel deneyimimi anlattığım son yazı, ben kendi sürecimi yaşamaya devam edeceğim bir şekilde. Bundan sonra eğer bana yazıp yollarsanız sizin deneyimlerinizi paylaşarım belki.

Limk: Bloglar İçin İlgili Yazılar Eklentisi

Blog yazarları için "benzer yazılar eklentisi"nin öneminden defalarca bahsetmiştim. Görüyorum ki kodlarla uğraşmaktan çekindiği için veya blog dünyasına yeni girdiği için bu eklentinin faydalarını idrak etmediği için benzer yazılar eklentisini hala kullanmayan pek çok blogger var.

Blogunuza Neden Benzer Yazılar Eklentisi Eklemelisiniz?

Bu yazıda, kodlarla hiç uğraşmadan blogunuza kolayca ekleyebileceğiniz bir benzer yazılar eklentisini tanıtacağım. Fakat öncelikle bilmeyenler için bu eklentinin öneminden faydalarından bahsetmek istiyorum.

- Bounce Rate: Hemen çıkma oranı olarak da bilinen bounce rate, bir ziyaretçinin blogunuzun her hangi bir sayfasına girdikten sonra başka hiçbir sayfaya geçmeden blounuzu terk etmesidir. Bounce Rate, blogunuzun Google sıralamasını belirleyen önemli faktörlerden biri olduğu için benzer yazılar eklentisi kullanarak ziyaretçilere başka yazılarınızı otomatik olarak önerir, böylece blogunuzu hemen terk etmelerini önleyebilirsiniz.

- Sayfa Görüntülenme Sayısı: Eklenti sayesinde ziyaretçilere otomatik olarak farklı içerikler önerildiği için doğal olarak insanlar daha fazla sayfa görüntüleyecektir. Bu durum hem Google, hem Alexa, hem de blogunuza reklam verecek firma/kişiler için önemli bir kriterdir.

- Sitede Geçirilen Vakit: Bounce rate ve sayfa görüntüleme sayısı ile bağlantılı olarak ziyaretçilerin blogunuzda harcadığı vakit artacak, bu da blogunuzun Alexa ve Google sıralamalarını olumlu etkileyecektir.

- Tozlu Raflar: Blogunuzu ziyaret eden kişiler genellikle ilk sayfalardaki yazılarınızı okurlar. Fakat BH gibi uzun süredir yayında olan bir blogunuz varsa eski yazılarınız muhtemelen hiç okunmaz veya çok az okunur. Benzer yazılar eklentisi ziyaretçilere eski yazılarınızı da önerdiği için geçmiş yazılarınızın da okunma, yorum alma ve paylaşılma sayısı artar.


Limk: Türk Yapımı BenzerYazılar Eklentisi

Yazının başında da bahsettiğim gibi hiçbir kod bilgisine gerek kalmadan, blogunuza kolayca ekleyebileceğiniz bir araç olan Limk, bizim blog dünyasında ilgili yazılar eklentisi olarak bildiğim bir içerik tavsiye aracı. Üstelik yapımcıları Türk.

Bu konuda hizmet veren başka servisler de olduğunu biliyorum lakin Türk girişimcileri desteklemenin anında Limk'i kullanmanızı önermemin oldukça geçerli başka nedenleri de var.

  • Site içi linklerinizi kendi adresi ile değiştirmeden yönlendiriyor.
  • Sitenizin görünüşüne otomatik olarak uyum sağlıyor. Yani fontlar ve sütun genişliklerine uygun olarak içerikler sunuyor. 
  • Yazı altı, sütun ve ya kaydırma çubuğunda sabit olarak içeriklerinizi gösterebiliyor. 
  • Limk kullanıcı panelinde tıklanma oranlarınızı inceleyebiliyorsunuz. Bu şekilde ne kadar fayda sağladığını anlamak mümkün.
  • Yazınızın içinde kullandığınız resimlere göre uygun thumbnail’ler otomatikman üretilip, sunuluyor. 
  • Mobil uyumlu. Cep telefonu ve tabletlere özel bir sunum sağlıyor.
  • Birkaç dakika içinde kurarak aktive edilebiliyor. 
  • Bir hesap ile birden fazla sitenize ekleyebiliyorsunuz.  


Limk Blogger'a Nasıl Eklenir?

1. Adım - Kayıt: Öncelikle Türkçe kayıt sayfasına giderek mail adresi ve şifre ile Limk'e kayıt oluyoruz. Kayıt olmak ücretsiz ve sadece birkaç saniye süren basit bir işlem.

limk kayıt


2.Adım: - Site Ekleme: Kayıt olduktan sonra Limk'i kullanmak istediğimiz blogu hesabımıza ekliyoruz. Blogumuzun adresini yazdıktan sonra resimdeki bilgiler kendiliğinden gelecektir. Bilgiler otomatik olarak gelmediyse kendiniz resimdeki gibi girebilirsiniz.

limk site ekle


3. Adım - Widget Ekleme: Sıra Limk'i bloga widget olarak eklemeye geldi. Bu adıma başlamadan önce Blogger hesabınızın açık olması gerektiği hatırlatmak isterim. Blogumuzu ekledikten açılan sayfada resimde de gösterdiğim gibi Install Widget diye bir link göreceksiniz. Bu linke tıkladıktan sonra açılacak penceredeki Widget ekle butonuna basarak işlemi sonlandırabilirsiniz.

limk widget



Ve Limk'in responsive yani mobil cihazlarla uyumlu eklentisi blogunuza yüklendi. Gördüğünüz gibi kodlarla hiç uğraşmadan benzer yazılar eklentisini blogumuza ekledik.

limk


Detaylı bir şekilde anlatmaya çalıştığım bu işlemin nasıl yapıldığını bir de video olarak izlemek isterseniz "Blogger'a 2 dakikadan az bir sürede ilgili yazılar eklentisi nasıl eklenir?" isimli video anlatımına bakabilirsiniz:





Limk Kontrol Paneli

Limk'e giriş yaptıktan sonra sayfanın üst tarafında kontrol panelinizi göreceksiniz. Kısaca bu panelde neler yapabileceğinizden de bahsedelim.

limk kontrol paneli


- Siteler: Birden fazla blogunuz varsa her biri için ayrı hesap açmanıza gerek yok. Bu bölümden mevcut hesabınıza başka bloglar ekleyebilir ve düzenleyebilirsiniz.

- Widgetler: Buradan eklentinin dikey, yatay ve responsive versiyonları görebilir, blogunuza ekleyebilirsiniz.

- İstatistik: Buradan belirlediğiniz zaman arlığında eklentinin gösterim sayısını, tıklanma sayısını ve tıklanma oranını görerek ne kadar faydalı olduğunu ölçebilirsiniz.

- Dil: Limk'i Türkçe kullanmak için buradan Türkçe'yi seçebilirsiniz.

- Profil: Buradan profilinizle ilgili avatar, şifre, e-mail, bildirim gibi ayarları yapabilirsiniz.


Limk İle Gelir Elde Edebilirsiniz

Son olarak, çok yakında devreye gireceği duyurulan ve ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir özellikten daha bahsetmek istiyorum. Kısa bir süre sonra benzer yazılar arasında reklam verenlere ait sponsor içeriklerin bağlantıları gözükecek ve ziyaretçileriniz bu sponsor bağlantılara tıkladıkça hesabınızda para birikecek ve alt ödeme limitine ulaştığınızda parayı alabileceksiniz.

Şuan için bu kadar bilgiye sahibiz. Sistem devreye girdiğinde detaylı bir incelemeyi yine buradan sizlerle paylaşacağım.

Hesap günü





Sanıyordum ki bir yıl bitince birçok şeyi eskitmiş olurum ama çok az şeyi elden çıkaracak kadar eskittim; bir iki çorap, bir çanta, bir kemer, bir sandalet.  Bitirdiklerim, bir buçuk kutu şampuan, yaklaşık 4 sabun, bir kutu duş jeli, bir buçuk tüp diş macunu. Bunlar zaten başladığımda elimde olanlardı, bazıları da doğumgünü hediyesi olarak gelmişti. Saçlarımı daha uzun aralıklarla yıkadım, diş macununu leblebi tanesi kadar sıktım.  3 kutu ekolojik çamaşır deterjanı, bir kutu da ekolojik bulaşık makinesi deterjanı aldım, yumuşatıcı yerine sirke kullandım. Ev temizlik malzemesi almadım; evde biraz vardı ve bir kere de ev arkadaşım aldı. Eskiden yarım yarım kalmış olan kremler, parfümler ve makyaj malzemeleri tükendi. Pet, tuvalet kağıdı, ilaç aldım. Yiyecek, içecek ve çok az da resim malzemesi ( işim bu olduğu için)  aldım. Bir telefon şarjı, bir cilt ürünü ( cilt uzmanı aldırdı), bir bileklik, bir sabun ( dalgınlıktan alındı) ve bir de beyaz şal ( iran sıcağıyla mücadele için) satın aldım. İşte bir yılın dökümü.

Ya sonra?





Yarın alışveriş yapmadan geçirdiğim bir yılın son günü, bundan sonra alışverişle aramda nasıl bir ilişki olacak henüz bilmiyorum.

Bir yıl önce bu kararı vermemin nedenlerini düşünüyorum; yeni yılın yaklaşmasıyla ve indirimlerle birlikte artan alışveriş çılgınlığı, reklamların ihtiyacın olmayanı sana aldırmak için yarattığı sahte dünyalar, her yerin reklam olması, bir tane daha yapılmasın diye direndiğimiz ama içinden çıkmadığımız alışveriş merkezleri, onların içindeki sinemalarda gösterilen filmlerin öncesindeki reklamlar, o reklamlardaki toplu konutlar ve onların içini döşemek için daha çok eşya gerekmesi, etrafta çok fazla mal olması, bunların nereden geldiğini nereye gideceğini düşünmek,  bütün bu eşyalar dünyasının devamı için tüketmemizin gerekliliği tüketirken de dünyayı tükettiğimizin farkındalığı, bu saçma sistemin psikolojimizle oynadığı oyunlar, yaşadıklarımızla değil sahip olduklarımızla doyuracağımızı sandığımız  tatminler.

Bütün bunları dengelemek, hafiflemek, mide bulantısını durdurmak için bu oyunun piyonlarından biri olan benim oyuna ara vermem gerekiyordu. O zaman sadece bir yıl ara vermekti niyetim ama sanırım artık oyuna bir daha dönmek istemiyorum,  o nedenle bundan sonraki hayatımı hiç birşey almadan değil ama sadece çok ihtiyacım olan şeyleri alarak geçirmeyi düşünüyorum. Bunun için henüz bir planım yok bakalım zamanla nasıl şekillenecek?



Kizoa İle Slayt, Video Ve Kolaj Hazırlayalım

Blog yazılarında fotoğraf, video, animasyon, slayt gösterisi gibi görsel öğelerin kullanılmasının öneminden defalarca bahsettik. Bu şekilde oluşturulan içerikler her zaman daha fazla ilgi görür, daha çok paylaşılır.

Bloggerların en büyük sorunu ise bloglarında veya çeşitli projelerinde kullanmak istedikleri bu görsel öğeleri oluşturacak programlara ve bu programları kullanabilecek yetiye sahip olmamaktadır.

Bu durumda devreye her zaman olduğu gibi ücretsiz online araçlar giriyor. Bu yazıda tanıtacağım Kizoa isimli online araç ile sadece birkaç dakikada, ücretsiz ve profesyonel slayt gösterileri, kolajlar, animasyonlar ve videolar oluşturabilirsiniz. Bloggerların çok işine yarayacağını düşündüğüm bu araçla neler yapabileceğinizle ilgili birkaç örnek vermek istiyorum.

Fotoğraf Düzenleme

Neredeyse her yazıda kullandığımız görseller üzerinde oynayarak benzersiz çalışmalar yaratabilirsiniz. Bunun için;

1. “Fotoğraf/Video Ekle” butonuna bastıktan sonra açılan pencereden düzenlemek istediğiniz fotoğrafı seçin.



2. Seçtiğiniz fotoğraf yüklendikten sonra “Düzenle” seçeneğini seçin.



3. Düzenleme ekranında fotoğrafınız üzerinde pek çok oynama yapabilirsiniz. Yüzlerce çerçeveden birini kullanabilir, efektler ekleyebilir veya filtreler uygulayabilirsiniz.



Düzenleme işleminiz bittikten sonra “Kaydet” butonuna basıp, yeni bir kopya oluşturduktan veya mevcut fotoğrafı değiştirdikten sonra fotoğrafı bilgisayarınıza indirebilirsiniz.


Slayt Gösterisi Oluşturma Ve Bloga Ekleme

Kizoa’yı öne çıkaran en güzel özelliklerinden biri web için slayt gösterisi hazırlamaya ve bunu farklı formatlarda kaydetmeye olanak sağlaması. Bunun için;

1. ”"Slayt Gösterisi Yap” butonuna bastıktan sonra açılan pencerede “Şablonlar” ve “En Baştan” seçeneklerini göreceksiniz. Hazır şablonlardan birinde küçük değişiklikler yaparak harika slaytlar oluşturabilir veya sıfırdan kendi slaytınızı oluşturabilirsiniz. Ben hazır şablonları kullanacağım.



2. Sol taraftaki “Durumlar” sekmesinden istediğiniz şablonu seçtikten sonra yan tarafta önizlemesini görebilirsiniz. Önizlemenin hemen altından tercihi göre müziği değiştirdikten veya kapattıktan sonra “İleri” butonuna tıklayın.



3. Sırada slayt gösterisinde gösterilecek fotoğrafları seçmek var. 3 seçeneğiniz var, Facebook hesabınıza bağlanarak oradaki fotoğraflarınızdan seçim yapabilir, bilgisayarınızda kayıtlı fotoğrafları yükleyebilir veya demo fotoğrafları kullanabilirsiniz.



4. Ve slayt gösteriniz hazır. Şimdi sıra bu slayt gösterisini blogunuza ekleyerek ziyaretçilerinizi etkilemeye geldi. Sağ taraftaki seçeneklerden “Kaydet” butonuna tıkladıktan sonra açılan pencereden “Bloga Ekle”  butonuna basın.



5. Ayarlarınızı yaptıktan iframe kodunu kopyalayıp blogunuzda içerisine eklemek istediğiniz yazının HTML bölümüne girin ve slaytın gözükmesini istediğiniz yere iframe kodunu yapıştırın.



Yazıyı yayınla dedikten sonra slayt gösteriniz yazının içerisinde okuyucuları karşılamaya hazır.

Fotoğraflardan Kolaj Yapma

Özellikle bayan bloggerların moda, yemek, kendin yap konulu bloglardında sıkça kullandıkları kolajları siz de kolayca yapabilirsiniz. Bunun için;

1. “Kolaj Yap” butonuna bastıktan sonra açılan pencerede “Tablolar & Sihirli Kolajlar”, “Şablonlar” ve “En Baştan” seçeneklerini göreceksiniz. Hazır şablonlarda ve tablolarda her konuya uyacak kolajlar yapmanızı sağlayan seçenekler mevcut.



2. Sol taraftan itediğiniz şablonu seçtikten sonra yan tarafta önizlemesini görebilirsiniz. Şablonların bazıları hareketli olduğundan tercihinizi yaptıktan sonra “Seç” butonuna basın.



3. Sırada kolaja eklenecek fotoğrafları seçmek var. 3 seçeneğiniz var, Facebook hesabınıza bağlanarak oradaki fotoğraflarınızdan seçim yapabilir, bilgisayarınızda kayıtlı fotoğrafları yükleyebilir veya demo fotoğrafları kullanabilirsiniz.



4. Fotoğrafları seçtikten sonra kolajınız oluşturulacaktır. Fotoğraflarda ve varsa şablondaki metinde istediğiniz değişiklikleri yaptıktan sonra “"sağ alt taraftaki “İndir” butonuna basın.



5. Kolajın boyutunu belirledikten sonra tekrar “İndir” butonuna basarak kolajı .jpg olarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.



Oldukça yüksek çözünürlüklü ve kaliteli, bu kolajı blog yazılarınızda ve çeşitli projelerinizde kullanabilirsiniz.

Daha Fazlası

Kizoa’yı kullanmak için http://tr.kizoa.com/ adresini ziyaret edebilir, Türkçe yardım videolarını izleyerek kullanımı hakkında destek almak için YouTube kanalına bakabilirsiniz.

Blogger Mega Reklam Alanı

Blog yazarak hangi yöntemlerle para kazandığımı anlattığım yazıda bahsettiğim gibi banner reklam bloglar için temel kazanç yöntemlerinden biri. Blogunuzun konusu ne olursa olsun eğer özen gösterdiğiniz, değer verdiğiniz bir blogunuz varsa banner reklam alanlarını kiralayarak para kazanabilirsiniz.

Bunun için blogunuzda bir reklam/sponorluk sayfası olmalı ve burada banner reklam seçeneklerini ve fiyatlarını (tercihen) yazmalısınız.

Eğer kimse reklam/sponsorluk sayfanızdan size ulaşmıyorsa reklam vermek isteyenlerin beklentilerini karşılamıyor olabilirsiniz. Bu durumda size önerim webmaster forumlarına üye olarak buralardaki ilgili bölümlere konu açmanız ve reklam aldığınızı duyurmanızdır.

Blogger’a Reklam Alanı Ekleme

Gelelim başlıkta da belirttiğim reklam alanları mevzusuna. Blogunuzun yan tarafına yani sidebar dediğimiz yere ekleyeceğiniz bu eklenti sayesinde 1 adet 250x50, 4 adet 125x125, 1adet 250x250, 5 adet 50x50 boyutunda reklam alanına sahip olacaksınız. Bu yüzden başlıkta mega reklam alanı diye yazdım.

blogger reklam alanı

 Mega reklam alanlarını blogunuza eklemek için Blogger kumanda panelinize giriş yaptıktan sonra Yerleşim > Gadget Ekle > HTML/JavaScript Gadget yolunu takip ederek aşağıdaki kodları kopyalayın.

<table cellspacing="0" cellpadding="0" width="250" border="0"><tbody>
    <tr height="50">
      <td valign="top" width="250"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijDIA8YjIiDYkHeYcVF-8WZGxgxcfXGvfG9VAlITmqHhR4wxAIq7uJ3ezQaGY7H97o5hVgHw2YWg_Hf0x5rVd0K7f6sdlQmgP8GChhzQlEIiyxtknNA0zLDDhvZSyNq7qLom7X9cK5KniG/s250-Ic42/250x50.png" width="249" height="49" /></a> </td>
    </tr>
  </tbody></table>

<table cellspacing="0" cellpadding="0" width="250" border="0"><tbody>
    <tr height="125">
      <td valign="top" width="125"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggAWx4mIEssvxdwjw4kcUfTOtBM_xdxeIcA_Wp4d1WTPDJNb2QGDYk1fVxgYERbRbsZq4J3MfwYAuBxgBx7wpiNdOLTx_N7XMgDM-gT-peIH-be0YML2ClTMdFxCiSFVecxuJCvGtghyYh/s125-Ic42/125x125.png" width="124" height="124" /></a></td>

      <td valign="top" width="125"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggAWx4mIEssvxdwjw4kcUfTOtBM_xdxeIcA_Wp4d1WTPDJNb2QGDYk1fVxgYERbRbsZq4J3MfwYAuBxgBx7wpiNdOLTx_N7XMgDM-gT-peIH-be0YML2ClTMdFxCiSFVecxuJCvGtghyYh/s125-Ic42/125x125.png" width="124" height="124" /></a></td>
    </tr>

    <tr height="125">
      <td valign="top" width="125"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggAWx4mIEssvxdwjw4kcUfTOtBM_xdxeIcA_Wp4d1WTPDJNb2QGDYk1fVxgYERbRbsZq4J3MfwYAuBxgBx7wpiNdOLTx_N7XMgDM-gT-peIH-be0YML2ClTMdFxCiSFVecxuJCvGtghyYh/s125-Ic42/125x125.png" width="124" height="124" /></a></td>

      <td valign="top" width="125"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEggAWx4mIEssvxdwjw4kcUfTOtBM_xdxeIcA_Wp4d1WTPDJNb2QGDYk1fVxgYERbRbsZq4J3MfwYAuBxgBx7wpiNdOLTx_N7XMgDM-gT-peIH-be0YML2ClTMdFxCiSFVecxuJCvGtghyYh/s125-Ic42/125x125.png" width="124" height="124" /></a></td>
    </tr>
  </tbody></table>

<table cellspacing="0" cellpadding="0" width="250" border="0"><tbody>
    <tr height="250">
      <td valign="top" width="250"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFR_kDxOf92AAb3W2FdRdfoVLFnzXOrVUspVC62CMTaJCPUtjsM1QWlD53m1wQBJ67iJf416gKYiyBFw2VNr8iSEGyxJgyJt6w3MGlvL7aIzTavmqR81dytLjGbw083lata0yTHuiKgbwK/s250-Ic42/250x250.png" width="249" height="249" /></a></td>
    </tr>
  </tbody></table>

<table cellspacing="0" cellpadding="0" width="250" border="0"><tbody>
    <tr height="50">
      <td valign="top" width="50"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOdtU3Cd6sW41MFlCXFoTFg6ccknruttk4gLDWhfLAqGhZ3FJmTG9TBQ0-I2qCwq7leFXBpJhTtpAMgrd5OqeFF5Xoj18LSjpZpZN_FpzuE1f7PRehX8f1btZaTjh1eZbYA6KBKE8W2aoH/s50-Ic42/50x50.png" width="49" height="49" /></a></td>

      <td valign="top" width="50"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOdtU3Cd6sW41MFlCXFoTFg6ccknruttk4gLDWhfLAqGhZ3FJmTG9TBQ0-I2qCwq7leFXBpJhTtpAMgrd5OqeFF5Xoj18LSjpZpZN_FpzuE1f7PRehX8f1btZaTjh1eZbYA6KBKE8W2aoH/s50-Ic42/50x50.png" width="49" height="49" /></a></td>
      <td valign="top" width="50"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOdtU3Cd6sW41MFlCXFoTFg6ccknruttk4gLDWhfLAqGhZ3FJmTG9TBQ0-I2qCwq7leFXBpJhTtpAMgrd5OqeFF5Xoj18LSjpZpZN_FpzuE1f7PRehX8f1btZaTjh1eZbYA6KBKE8W2aoH/s50-Ic42/50x50.png" width="49" height="49" /></a></td>
      <td valign="top" width="50"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOdtU3Cd6sW41MFlCXFoTFg6ccknruttk4gLDWhfLAqGhZ3FJmTG9TBQ0-I2qCwq7leFXBpJhTtpAMgrd5OqeFF5Xoj18LSjpZpZN_FpzuE1f7PRehX8f1btZaTjh1eZbYA6KBKE8W2aoH/s50-Ic42/50x50.png" width="49" height="49" /></a></td>
      <td valign="top" width="50"><a href="http://bloghocam.blogspot.com/p/galeri.html"><img  src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOdtU3Cd6sW41MFlCXFoTFg6ccknruttk4gLDWhfLAqGhZ3FJmTG9TBQ0-I2qCwq7leFXBpJhTtpAMgrd5OqeFF5Xoj18LSjpZpZN_FpzuE1f7PRehX8f1btZaTjh1eZbYA6KBKE8W2aoH/s50-Ic42/50x50.png" width="49" height="49" /></a></td>
    </tr>
  </tbody></table>

Kırmızı reklam gösterdiğim yerlere bannera tıklayınca açılacak sayfanın URL’sini yazmalısınız.
Mavi renkle gösterdiğim yerlere ise bannerın URL’sini yazmalısınız.

Farklı boyutlarda reklam alanı yaratmamızın nedeni farklı bütçelere hitap etmesi. Reklam alanlarını boyutları küçüldükçe fiyatları da azalacak şekilde aylık veya 3 aylık sürelerle kiralayabilirsiniz.

Okuyuculardan gelen istekler doğrultusunda paylaştı bu banner reklam alanı kodunu. Umarım faydalı olmuştur…
Ofis Malzemeleri Nereden Alınır?

Ofis Malzemeleri Nereden Alınır?

Kağıt, kalem ve masaüstü gereçleri ile ofis malzemeleri biter mi? Teknoloji ürünlerinden, mutfak ihtiyaçlarına; kırtasiyeden, mobilyaya kadar uzayan ofis malzemeleri en uygun ve en kısa zamanda nereden alınır, gelin bir göz atalım!

Dükkan dükkan gezip esnaf alışverişi yaparak geleneksel ofis ihtiyaçlarını karşılama dönemi; yerini yeni trend e-ticarete bıraktı. İnsanlar ofis içi için gerekli olan tüm ihtiyaçları, bir o kapıya bir bu kapıya giderek satın almak yerine; web üzerinden bir tıkla alabilir hale geldiler. Özellikle zaman ve maliyetler konusunda kurtarıcı olan bu yeni sistem; tüm firmalara online olarak ofis malzemelerine ulaşabilme kolaylığını getirdi.

Ofis ortamı için ihtiyaç duyulan ofis gereçleri denince, akla ilk olarak fotokopi kağıdı, kartuş, kalem, klasörler, delgeç ve bloknot gibi ufak tefek ihtiyaçlar gelir. Ancak satın almalar bu kadar sınırlı bir kategoriden ibaret olmadığı gibi, ofis alışverişi denince mutfak malzemeleri, temizlik malzemeleri ve gıda ürünleri de akla gelmelidir.


Çıktı alacağınız yazıcıdan, üzerinde bütün çalışmalarınızı yürüteceğiniz masalara; sarf malzemelerinden, gıda tüketim ürünlerine kadar geniş bir yelpazeye uzanan ofis malzemeleri; hem karlılık açısından uygun fiyatlara bulmanız gereken, hem de ofis ortamınız için olmazsa olmaz ihtiyaçlardır.

Ofis malzemeleri ana kategorilere ayrıldığında; ofis kırtasiye malzemeleri, kağıt ürünleri, kartuş ve tonerler, ofis cihazları, mobilya ve hırdavat ve teknoloji ürünleri olarak tek bir çatı altında toplanabilir. Ancak ofis çalışanlarının hijyenik bir ortamda çalışmaları gerektiği ve bu insanların yeme-içme ihtiyaçlarının da olduğu unutulmamalıdır. Tuvalet,mutfak ve ofis içi için gereken tüm temizlik malzemeleri ve çay, kahve molaları için ihtiyaç duyulan gıda ve mutfak malzemeleri de yapılacak ofis alışverişi listesinde yer alacaklar arasındadır.

Müşteri memnuniyetini ön planda tutarak ürünleri stok dahilinde ve uygun fiyatlarla sunan AVANSAS; ofis için ihtiyaç duyduğunuz malzemeleri bulabileceğiniz online ofis marketidir. Oluşturduğunuz ofis alışverişi listesindeki tüm ürünlerin sitede yer alması yanı sıra; sipariş verdiğiniz tüm ürünlerin online markette daima stoklanmış olduğunu bilmek ise, sizi depolama gibi büyük bir dertten kurtarır.

Ofisin baş aktörü olan bilgisayar, monitör ve tamamlayıcı aksesuarlar; kahve molalarını şenlendiren çikolata, bisküvi ve şekerleme gibi gıda ürünleri yanı sıra; mağazalara uçuk fiyatlar ödememeniz ya da ikinci el dükkanları bir bir gezmemeniz için ofis içini dolduran modüler ve kullanışlı tüm mobilyaları beğeninize sunan Avansas.com, bir araya topladığı ofis malzemeleri yanında ofis dekorasyonunuza da katkıda bulunur.





Bir boomads advertorial içeriğidir.

Blog Tanıtımı: Teknobeyin

Blog yazarları aynı zamanda iyi birer blog okuyucusudur. Ve eminim ki takip ettiğiniz onlarca blog vardır. Kaliteli ve işini iyi yapan blogları takip etmek kendi blogunuzun gelişimine de faydalı olacağı için zaman zaman güncel bloglar tanıtmaya çalışıyorum.

Bu yazıda tanıtacağım blog olan Teknobeyin, “teknolojinin beyni” sloganına sahip olsa da teknoloji dışında aktüaliteden sağlığa, bilime kadar farklı konularda da güncel içerikler içerdiğinden geniş bir kitleye hitap etmektedir.

teknobeyin

5 yılı aşkın süredir yayın hayatına devam eden Teknobeyin’de Blog Hocam takipçilerinin fazlasıyla ilgisini çekeceğini düşündüğüm 2 kategoriden özellikle bahsetmek istiyorum.

Blogger Kategorisi

Blogger kategorisinde Blogger platformu ile ilgili püf noktaları, eklentiler ve ipuçları paylaşılıyor. Bu kategoriden sizler için seçtiğim yazı şunlar:


Webmaster Çantası Kategorisi

Webmaster çantası kategorisinde web sitesi sahipleri ve yöneticileri faydalı araçlar, bilgiler ve ipuçları paylaşılıyor. Bu kategoriden sizler için seçtiğim yazı şunlar:


Wordpress altyapısını kullanan Teknobeyin oldukça ciddi ve profesyonel bir bakış açısıyla yönetiliyor. Tasarımındaki ve statik sayfalarındaki özene baktığınızda bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Zaten 5 yıl boyunca blogu aktif ve belli bir standartta tutmak için böyle bir bakış açısı elzem değil midir?

Paylaşım ekonomisi ve seyahat

Var olan paramı mala mülke eşyaya vermeyi bıraktığımdan beri yaşamaya ve gezmeye daha çok imkan buluyorum. O nedenle geçtiğimiz bir yıl içinde daha çok seyahat eder oldum. Size son seyahatimde faydalandığım iki paylaşım paltformundan bahsedeceğim.

Birincisi Airbnb; evinizin odasını , bir kanpenizi ya da tüm evinizi günlük kiralayacağınız bir site. Ben daha önceki evimde bir odamı bu site vasıtasıyla kiralıyordum, kiralayan ve kiracının her türlü bilgisi olduğu için ve daha önce kalanlar deneyimlerini paylaştıkları için nispeten güvenilir bir yer. Ben bu siteyi bir arkadaşıma önerdiğim ve arkadaşım da bu öneri sonucu odasını kiraladığı için bana 200 dolarlık kupon vermişti  airbnb, bu kuponlarla Sienada iki kişi 3 gece 20 euroya kalabildik. Bolognada is bir öğrenci evinin salonunda 17 euroya kaldım. Hem kaldığım ev sahipleri kazandı, hem ben kazandım, kaybeden is oteller oldu :)





İkincisi ise Blablacar. Bu da araç paylaşım sitesi İtalyada çok yaygın kullanılıyor, bir Bologna'dan Siena'ya 11 euroya gittik, 8 euroya döndük, tren fiyatı 27 euroydu. Zaten o yolculuğu yapacak olan araç sahipleri araçlarına yolcu  alıyorlar, böylece koca arabanın içinde bir kişi tekbaşına gitmemiş oluyor. Blablacar ülkemizde de var, sürücülerin profillerinde haklarında her türlü bilgi oluyor, birden fazla kişi yolculuk edecekseniz güvenli olabilir.

Bunun haricinde hiç kullanma fırsatım olmayan couchsurfing var, burda hiç para geçmiyor sadece konuk oluyor ve misafir kabul ediyorsunuz.

Görünen o ki seyahat etmenin  ucuz yolları da var tabi ki rahat bir insansanız ve güvende hissediyorsanız. Neden uygun olduğunuzda evinizi aracınızı paylaşmayasınız?


Anahtar Kelime Araştırması Önemi Ve Uygulaması

“Anahtar kelime” çoğunuzun duyduğuna eminim. Fakat ne olduğu, nasıl bulunduğu veya nasıl kullanıldığı ile ilgili sorularınız olduğunun da farkındayım. Bu yazıda anahtar kelime araştırmasının öneminden, nasıl yapılacağından ve nasıl kullanılacağından bahsetmek istiyorum. Üstelik bu yazı yöntem “Google’dan hiç ziyaretçi gelmiyor” diye dövünenlere de yol gösterecektir.

Bloggerlar İçin Anahtar Kelime Araştırması Neden Ve Nasıl Yapılır?

Google’dan çok sayıda ziyaretçi çekerek blogundan para kazanmak isteyen bir kişinin yapması gereken ilk şeyin “anahtar kelime araştırması” olduğunu söylersek yanlış olmaz sanırım. Fakat şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki ne blog oluştururken, ne de blogumuza içerik yazarken çoğumuz bu önemli adımı atlıyoruz.

Bir örnekle devam etmek istiyorum…

İnternette her geçen gün önemi artan içerik pazarlamasının temeli olan “makale yazmak” ile ilgili bir blog oluşturdunuz ve oluşturduğunuz bu blog için yeni bir yazı yazacaksınız. Bir süre beyin fırtınası yaptıktan sonra deneyimlerinizi paylaşacağınız bir yazı yazmaya karar verdiniz ve “Makale Yazacaklara Öneriler” başlıklı bir yazdınız. Son kontrollerden sonra “Yayınla” butonuna bastınız ve blogunuzda nur topu gibi bir yazınız oldu. Yapmanız gereken her şeyi yaptığınızı ve bundan sonra Google’dan binlerce ziyaretçi geleceğini düşünüyorsunuz öyle değil mi?

Üzgünüm ama yanılıyorsunuz. Çünkü yapmanız gereken esas şeyi yani anahtar kelime araştırmasını yapmadınız.

Şimdi bu yanlış örneği olması gerektiği gibi düzeltelim…

Blogunuzun ana konusu yani bel kemiği belli; “Makale”. Yani yazacağınız yazılar makaleler ile ilgili olmalı. O halde yapmanız gereken şey anahtar kelime araştırması yaparak insanların Google’da makale ana başlığı ile ilgili neler aradığını tespit ederek yazılarınızı buna göre şekillendirmek.

1. Adım: Google Anahtar Kelime Planlayıcı aracına giderek “Bir kelime öbeği, web sitesi veya kategori kullanarak yeni anahtar kelimeler arayın”  yazan yere tıklayın.

google anahtar kelime planlayıcı


2. Adım: “Ürün veya hizmetiniz” yazan yere araştırma yapacağımız esas konu olun “makale” yazıyoruz. Hedefleme olarak dillerden “Türkçe”yi seçip, isteğinize göre ülkelerden de “Türkiye”yi seçtikten sonra “Fikir Al” butonuna basın.

anahtar kelime araştırması


3. Adım: “Fikir Al” butonuna bastıktan sonra “Reklam Grubu Fikirleri” açılacaktır. “Anahtar Kelime Fikirleri” semesine tıklayarak “makale” kelimesi ile ilgili önerilen anahtar kelimeleri göreceksiniz.

anahtar kelime fikirleri


Artık elinizde Google’da ana konunuzla ilgili çok aranan kelimler veya kelime grupları mevcut. Şimdi sıra bu kelimeleri bilgilerinizle harmanlayarak yazı fikirleri bulmaya geldi. Bizim örneğimizde “makale nasıl yazılır”  anahtar kelimesinin Google’da ayda ortalama 5400 kez arandığı gözüküyor. Bu anahtar kelimeyi kullanarak blogumuz için şuna benzer konular üretebiliriz:

  • SEO uyumlu makale nasıl yazılır
  • Google dostu makale nasıl yazılır
  • 20 dakikada iyi makale nasıl yazılır

Buna benzer fikirler üreterek bulduğunuz anahtar kelimeleriyle yazılar yazabilirsiniz. Çünkü anahtar kelime araştırması yaparak blog yazısı yazmak Google’dan daha fazla ziyaretçi yani daha fazla para demek.

Anahtar Kelimeler Blog Yazılarında Nasıl Kullanılır?

Anahtar kelime araştırması yapıp yazacağınız yazıya karar verdikten sonra sıra bu anahtar kelimeleri kullanmaya geliyor. Anahtar kelimeleri doğru ve uygun yerlerde kullanarak yazılarınıza optimize ederseniz o anahtar kelimeye ait aramalarda üst sıralarda çıkma şansınız artar.

1. Yazı Başlığı

yazı başlığı


Anahtar kelimenin kullanılması gereken en önemli ve en etkili yer yazı başlığıdır. Hem okuyucuya hem de Google’a yazı hakkında fikir verir.

2. Kalıcı Bağlantı

kalıcı bağlantı


Kalıcı bağlantı ya da permalink dediğimiz şey yazıyı yayınladıktan sonra, o yazının URL’si yani adres satırındaki linkidir. Kalıcı bağlantıları düzenleyerek anahtar kelimenin de yer aldığı basit yapılara dönüştürebilirsiniz. Kalıcı bağlantılarda ı,ö,ü,ş,ğ gibi türkçe karakterler yerine i,o,u,s,g gibi karakterler kullanmanız gerektiğini ve kelimeler arasına boşluk yerine – veya _ kullanmanız gerektiğini hatırlatmak isterim.

3. Giriş – Gelişme - Sonuç

anahtar kelimeler


Yazının ilk 100-150, son 100-150 kelimesi ve yazı içerisinde anahtar kelime kullanmanız gerekir fakat aşırıya kaçmadan ve yazının doğal akışını bozmadan.

4. Alt Ve Title Tag

alt ve title tag


Yazınıza eklediğiniz resimlerin alt ve title tagleri olarak yani başlık ve alternatif metni olarak yazacağınız metinde anahtar kelime geçmesi o resmin hedeflediğiniz anahtar kelime ile ilgili olduğunu anlatır.

5. Arama Açıklaması

arama açıklaması


Meta description dediğimiz arama açıklaması arama sonuçlarında yazı başlığının altında gözüken kısımdır ve yazının ne ile ilgili olduğunu belirten bir açıklama içerir.

Son Sözler

Anahtar kelime araştırması yaparak ve bu anahtar kelimeleri belirtilen şekilde kullanarak rekabeti az aramalarda üst sıralarda çıkarak Google’dan tahmin edemeyeceğiniz kadar trafik kazanabilirsiniz. Herkese iyi bloglar…

Ters Takla'nın Hikayesi


Dün gece 'garajistanbul'da Tolga Akyıldız'ın yedincisini düzenlediği Açık Sahne konseri vardı.

Ülkemizin nadide müzisyenleri 'kim kimden önce çıktı, kim kaç şarkı söyledi' saçmalıklarına girmeden peş peşe çıkıyor sahneye. Çoğunlukla iki şarkı söyleniyor. Farklı müzik türlerinin dinleyicileri, birbirlerinin müzikal dünyasına giriyor. Aynı sahnede yılların usta ismi de oluyor, daha albümü çıkmamış yeni yetme bir grup da.

İşte dün gecenin 'daha albümü bile olmayan yeni yetme grubu' da bizdik; yani Ters Takla.

Kendime not düşeyim, kendi tarihime kalsın diye yazıyorum bunları Fil Uçuşu'na. O yüzden öncelikle Tolga Akyıldız'a teşekkür ederim. "Alın gitarlarınızı gelin abi!" rahatlığındaydı. Ama o ve ekibi, gece boyunca o rahatlığın gevşekliğiyle davranmadı. Arı gibi çalıştılar. Bir elimiz yağda bir elimiz baldaydı anlayacağınız. Çünkü müzik bunu gerektirir...

Ankara yıllarına dayanıyor bu grubun hikayesi. Murat Daltaban, Çağkan Sayın, Levent Gönenç, Murat Matthew Erdem ve Özgür Pekin'le kurduğumuz 'Raining Cats and Dogs' adındaki gruba, Oğuz Kaplangı'nın katıldığı günlere. 'Cover' şarkılar çalan o grup, başarılı iki yılın ardından 'hayat savaşı'na yenik düştü ve dağıldı. Ama grubun bütün üyelerinin dostluğu sürdü elbette. Zaten adlarından sıklıkla söz ettiğim dostlar hepsi. Bilen bilir...
Oğuz ile yıllar sonra komşu olmamız, yeni heyecanlar getirdi. Yirmili yaşlarımızdaki kahkahalar geri geldi, kırklarımızı devirdikten sonra yeniden birlikte çalmaya başladık. Oğuz'un profesyonel hayatı müzik zaten. Aslında benimle, o hayatın profesyonelliğinden sıyrılıp, yeniden amatör zevklerle çaldığı anları yakaladı belki de...

"Günaydın" diye bir şarkı yazmıştım. Aman yanlış anlaşılmasın, kendime besteci (hatta söz yazarı) diyecek değilim. Elime gitarı aldığımda çıkan 'bir şeyler' diyelim. Evet şarkıyı ben yazdım ve müziklendirdim ama haddimi de bilirim.

O şarkı, bu yeni buluşma döneminin fitilini ateşledi. Önce Arnavutköy Festivali'nde cover şarkıların arasında çaldık onu. Sonra giderek, sadece bestelere yoğunlaşan bir grup olmak istediğimize karar verdik. O süreçte grubun adı ve diğer üyeleri de belirlenmiş oldu. Vokalde Ali Seyitoğlu, davulda Doğan 'Dodo' Tanyer, basta Burak Erol.

Doğumunu hatırladığım (kendisi neredeyse yarı yaşımdadır) yeğenim Ali'nin grubun vokalisti olması da kişisel tarihime kalacak bir olay. Dayı-yeğen aynı grupta olmak zor çünkü. İki durumu birbirine karıştırmadan devam etmek gerekiyor yola. Biz başardık sanıyorum.

Hiçbir zaman bir müzik grubu olup bunu profesyonel olarak yaşatmayı hayatımızın merkezine almadık. Ama müzik hayatın merkezindeydi. Zaman buldukça çaldık. Eğlendik. Tartıştık. Didiştik. İndik-çıktık.

Benim için gitarın tellerine dokununca güzelleşti hayat. Daha da ötesini istemedim.

Oğuz Kaplangı, kendi prodüktörlüğünde çıkardığı "İstanbul Calling Vol:3" albümüne, kendi düzenlemesiyle aldı Günaydın şarkımızı. Böylece bir adım daha atmış olduk. Üstelik kısa sürede bu albüm, RainbowRecords45 etiketiyle plak formatında da basıldı. Kolay mı yahu, artık bir plağımız vardı... Gençliğini benim yaşlarımda yaşamış olanlar anlar bu duyguyu. Uzatıp, duygusallaşmayacağım.

Sonunda Tolga'nın teklifiyle dün geceye geldik. Nejat Yavaşoğulları/Akın Eldes, Aylin Aslım, Gripin, Atlas, Ceza gibi bir listenin içinde kendi adımızı gördük: Ters Takla.

İki şarkı söyledik: Günaydın ve yine benim yazdığım Yorgun Hayvanlar.


Başarılı mıydık? Bilemem. Yaptığım hiçbir işte övgüyü, başarı oranını kendim belirlemedim. Ben sadece inandığım şekilde, samimiyetle ve elimden gelenin en yüksek derecesiyle ortaya koyarım işi. Bununla ilgili kararı verecek olan okur/dinleyici ve zamandır. Bu şarkılar da zamana direnebilirse, iyidir.

Eğlendik mi? Kesinlikle. Tolga ve ekibinin yarattığı ortamda nasıl eğlenilmez ki? Ayrıca kuliste bana sarılan bütün müzisyen arkadaşlara da teşekkür. Onlar kendilerini yıllardır bilir ve yıllardır bana sarılır.

Ters Takla yine sahneye çıkar mı? Çıkarsa ben de o sahnede olur muyum, yoksa artık sadece evimde oturup gruba şarkı yazmayı mı tercih ederim bilmiyorum. Dün akşam grup üyelerine "Aman iyi çalın beyler, bu benim jübilem olabilir," dedim. Belli olmaz.

Ters Takla her şekilde yoluna devam edecektir. Ve bence yolculuğu boyunca unutmayacağı tek kelime "samimiyet" olacak.

Ama ben yine dün geceyle noktalayayım: Çıktık, cayır cayır çaldık ve çok eğlendik. Çünkü müzik bunu gerektirir.

...ve müzik en eğlenceli dünyadır.


Tiyatromuzun Caniko'su


Dikmen Gürün’ün “Tiyatro Benim Hayatım – Yıldız Kenter’in Hayat Hikayesi” kitabı için söylenecek çok şey var. Ama öncelikle Gürün’ün seçtiği anlatım yöntemini alkışlamak gerekiyor. Biyografik bir metinde, anlatılan kişiyle yazarın arasındaki mesafenin ayarı çok önemli. Gürün bu dengeyi öylesine incelikle kurmuş ki, ‘kuru’ bir hayranlık ya da övgü metni yazmamış, Yıldız Kenter öznesi üstünden bir tarih okuması gerçekleştirmiş.

Cumhuriyet tarihinin bir kadın, bir sanatçı, bir tiyatrocu ve onu çevreleyen dünyayla paralel okumasını yapmak zihin açıcı. Okuduğumuz her sahne, her bilgi, her yorum günümüz sanat-tiyatro dünyasını anlamanın ve yorumlamanın anahtarlarını veriyor.

Dikmen Gürün’ün, Yıldız Kenter’in cümleleriyle kendi yorumları arasında kurduğu anlatım dengesi, ülkenin içinden geçtiği yollara net bir ışık düşürüyor.

Kitaptan Yıldız Kenter’in bir çocukluk anısıyla başlayalım: Annem para kazanmak için İngilizce dersi veriyordu. Yağmur-çamur demez, Cebeci’den Kavaklıdere’ye yürüyerek gider gelirdi. Orada ders verdiği çocuklar zengin çocuklarıydı. Her gittiğinde birimizi yanında götürürdü. Çocukların oyuncaklarıyla oynardık, çikolata, pasta yerdik. Her seferinde geride kalanlar ağlardı ‘ben de gelicem’ diye. Ama annemiz sırayla götürürdü hepimizi. Çocukların giyilmiş̧ elbiselerini de getirirdi bize. Seve seve giyerdik. Bazen düşünürüm; ben hep başkalarının giysileri içinde büyüdüm... Yıllar sonra, bir zamanlar çocuk olan yetişkinlerin söylediği güzel sözler üzerine İngilizce bir kitap geçmişti elime. Bir tanesi “all my clothes had other people in them” diyordu; “bütün giysilerim içinde başka insanlar vardı.” Demek benim gibi çok var başkalarının elbiseleriyle büyüyen insanlar.

Başkalarının elbiseleriyle büyüyen ve profesyonel hayatı boyunca da hep başkalarının elbiselerini giyip başka karakterlerin içine girmiş bir kadın. Çorak bir sanat coğrafyasını önce yeşerten, sonrasında tekrar sararmasını izlemek zorunda kalan ama asla pes etmeyen, geri adım atmayan bir Cumhuriyet dönemi aydını. Mutluluklar mutsuzluklar, inişler çıkışlar, gidenler gelenler, ayrılmalar birleşmeler, kırgınlıklar barışmalar içinde geçen bir hayatta, nasıl dik durulabileceğini gösteren bir kararlılık destanı.
Bu kararlılık destanının, “Tiyatro Benim Hayatım – Yıldız Kenter’in Hayat Hikayesi” kitabının tanıtım kokteyli dün gece Salon’da gerçekleştirildi. Bengi Ünsal’ın itirafını not düşmeliyim: “Salon böyle bir toplulukla ilk kez buluşuyor.” Doğru bir yorum. Kimler yoktu ki Salon’da... Seçkin Selvi, Gülriz Sururi, Bülent Eczacıbaşı, Göksel Kortay, Üstün Akmen, Müjdat Gezen, Zeynep Oral, Vecdi Sayar, Selim Atakan, Zeynep Atakan, Füruzan, Suna Keskin, Semiha Baban, Oya Başak, Esen Çamurdan, Mehmet Birkiye ve günümüz tiyatrosunun nice emekçisi ve Dikmen Gürün ve elbette Yıldız Kenter...
Konuşmalardan birkaç cümle aktaralım ki, tanıtım gecesi de tarihe kalsın...
Tülay Güngen: “Dikmen Hanım’ın bir telefonuyla başlayan çok heyecanlı bir süreç. Bu çalışma sayesinde olağanüstü bir sanatçıyla tanışmış oluyoruz. Yıldız Kenter’e dünyamızı çalışmalarıyla güzelleştirdiği için teşekkür ediyorum. Dikmen Hanım’a da çok uzun bir uğraşla bu kitabı tamamladığı için teşekkür ediyoruz.”
Dikmen Gürün: “Bu kitabın hazırlanması kültür hayatımız için bir zorunluluktu. İki buçuk yıl Yıldız Hanım’la iç içe yaşadık. Ben anlattım o dinledi, o anlattı ben dinledim. Bütün bu anlatılanların tarihsel bir arka plana yerleşmesi çok önemliydi benim için. Yıldız Hanım’ı izlemek için yaptığım Ankara-İstanbul tren yolculuklarında böyle bir buluşmayı hayal edemezdim. Ama geçen yıllarda, izledikçe hayran olduğum bir ismin biyografisini yazmam kaçınılmazdı.”
Doğan Hızlan: “Bir ülkenin yaşam tarzını bulmak isteriz böylesi büyük sanatçıların biyografilerinde. İşte bu kitapta onu bulacaksınız. Sadece sanat dünyası değil, o yıllar boyunca geçen hükümetlerin sanata yaklaşımı konusunda önemli bilgiler var. Dünyanın kahrını çekmeyen, dünyanın övgüsünü kazanamaz.  İşte Yıldız Kenter bu sözün en canlı örneklerinden biri. Türkiye’nin bütün o çalkantılı yılları içinde yokluk yıllarından bugüne gelmek kolay değil. Batıda daha kolay olan bu konu, Türkiye’de öyle herkesin başarabileceği bir şey değildir. Kenterlerin bir büyük başarısı da budur. Bu kitapta değişen iktidarlardan darbelere o kadar önemli dönemlerin tanıklığını göreceksiniz ve bir sivil tarih okuması yapacaksınız. Bütün bu yönleriyle tartışılmaz öneme sahip bir biyografi.”

Ve elbette mikrofon Yıldız Kenter’in de elindeydi. O ses tonunu duymak bile heyecanlanmamıza yetti. Kısa bir konuşma yaptı ve şöyle dedi Yıldız Kenter: “Hayatımın en önemli ve mutlu günlerinden biri. Çok sevdiğim dostlarımı bir kere daha kucaklamak fırsatı bulmaktan güzel ne olabilir ki... Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”
Bu cümledeki “saygıyla” vurgusuna dikkatinizi çekmek isterim. Hele ki bu sözcük Yıldız Kenter’in o benzersiz tonlamasıyla söyleniyorsa. Birbirimizi ‘saygıyla’ sevmekten uzak kaldığımız günlerde o kadar değerli ki...
Yıldız Kenter bugün 87 yaşında. Yakın zamana kadar sahnedeydi, artık sağlık sorunları biraz daha fazla kapısını çalar olmuş. Yine de “Tiyatro Benim Hayatım – Yıldız Kenter’in Hayat Hikayesi” kitabının tanıtımı için düzenlenen gecedeydi. Dostlarını tek tek kucakladı, isteyen herkesle fotoğraf çektirdi, kitap imzaladı. Duruşu, gülümsemesi, onu alkışlamak için gelenlere gösterdiği ilgiyle alnındaki ışığı çevreye saçmaya devam etti. Nice yıllara! Biliyoruz ki, dostlarına “Caniko,” demeye, üretmeye, öğretmeye ve dik durmaya devam edecek Yıldız Kenter.

YKY etiketiyle çıkan kitap sadece tiyatromuzun iki bilge kadınını buluşturan bir biyografik çalışma değil. Her geçen gün kültür-sanatla barışık olmayan bir iklimin boğuculuğunu daha çok hissedenler için bir ‘umut rehberi’.


Kategori

Kategori