Sürekli dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazıyorum ama yine malı mülkü azaltma konusuna değineceğim . İnsanın ne kadar az eşyası varsa kendini o kadar özgür hisseder gibime geliyor, ya da ben öyle hissediyorum. Eşya insanın hareketliliğini engelleyen birşey, sırtında yük. Bundan beş yıl önce 6 ay yurtdışında yaşadım. Bir valizle gittim ve götürdüklerimden başka birşeye ihtiyaç duymadım. O zaman uyandım biraz çok eşyaya ihtiyaç duymadan yaşayabileceğime. Ama döner dönmez aynı döngünün içine girdim. Kendimi sürekli çamaşır yıkarken, ütülerken, katlarken buluyorum. Kitaplığı düzenle, takıları düzenle, kemerleri nereye koysam derken ömrümü geçiriyorum. Neyse ki almamayla paralel olarak azaltma işine de başladım,sanırım beş aydır 3 kere kıyafetleri elden geçirip fazlalıkları ayırdım. Eskimeye yüz tutmuşları çok giyiyorum ki eskisinler, yarım kalmış kremleri parfümleri bitiriyorum. Şu beş aydır hayatımda sürmediğim kadar parfüm,oje, krem sürdüm, sürmesem daha önce hep yaptığım gibi son kullanma tarihi gelene kadar bekleyecek ve atacaktım. Bir çanta dolusu takı toka vs eşyayı arkadaşımın okul kermesine yolladım.Evdeki fazla kabloları, okuldaki elektronik çöpe attım ama bitmiyor. Atmak da kolay iş değil bu arada. Eşyayı tutmanın psikolojik sebepleri var ki bunlara ayrı bir yazı konusu olabilir.
Bu aralar takip ettiğim projeler var bir tanesi
the tiny project. İnsanlar minicik evler kurmuşlar, bazıları bu evleri karavan gibi taşınır yapmış dağ bayır dolaşabiliyorlar. Görünen o ki kendilerine yetecek herşeyleri var mutlu mesut yaşıyorlar. Herkese lham vermesi dileğiyle.
EmoticonEmoticon