Bir lokma bir hırka




Evimdeki eşyaların bir çoğunu satın almadım, her şeyim bir yerlerden geldi, o yüzden de hepsi benim için çok değerli. Melih'in annesinin aslan ayaklı masa ve büfesi, sokakta bulduğum tahta masa ve ayna, taşınılan bir evde bulduğum ve Ali Kaş'a giderken istediği ama vermediğim retro koltuk..Bir eşya ne kadar çok insan tarafından kullanılırsa o kadar değeri artıyor gözümde. Bu da bir tür ikinci el eşya takıntısı, yani eşyaya değer vermek;  tam da mücadele ettiğim şey ama ters köşeden geldiği için masum görünüyor gözüme. Eşyaların yanı sıra bir de aksesuar kalabalığı var, resimler, lambalar, şişeler, biblolar, mumlar; evi ev, seni sen yaptığını sandığım şeyler.

Almamayla çıkılan yolda karşıma başka şeyler de çıkıyor, farkındalıklar farkındalığı getiriyor. Merak edip araştırdıkça atık çıkarmayanından, hiç para kullanmayanına, kendi temizlik malzemelerini kendileri üretene kadar birçok insanın birçok şeye meydan okuduğunu görüyorum. Bunların hepsini bir gün uygulamaya geçirmek üzere aklımda bir yere yazıyorum,  ama bunların arasından almamanın yanı sıra  ivediyetle uygulamak istediğim şey az eşyayla yaşamak. Bugün okuduğum bir yazı Çin'de yaşayan bir beyaz yakalının kullandığı bütün eşyaları 100 adetle sınırlaması üzerineydi. Hayatını değiştirip minimalist bir yaşama geçen Wand Zhe'nin bunu yapma sebepleri benim almama sebeplerime yakın. Ben de almamayla geçen bir yılın sonunda temiz, kaliteli,sağlam, ekolojik ve az  eşyayala kalmayı hedefliyorum. Yukarıda yazdığım gibi özellikle eski eşyayla kurduğum bağı düşünürsem bu biraz zor geliyor ama temel mobilyalardan değil daha küçük şeylerden başlayıp azaltabildiğimi azaltmayı düşünüyorum.  Yarın evi elden geçirip neleri azaltacağıma bir bakacağım, bakalım nelere kıyıyorum. Wand Zhe'nin röpörtajı burada.


EmoticonEmoticon