Aydınlanma Çağının edebiyattaki izlerini sürmek için mutlaka okunması gereken kitaplar var. Yeni bilgiye kapılarını açan, değişmez kabul edilenlerle hesaplaşmayı kendine görev belleyen bir dönemin tüm dinamiklerini yansıtan bu metinlerden biri de, Adelbert Von Chamisso’nun “Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü” isimli kısa anlatısı.
1781’de Fransa’da doğan ve on beş yaşında Almanya’ya yerleşen bir edebiyat ve bilim insanı Adelbert Von Chamisso. Özellikle 1815-1818 yılları arasında bir Rus kontunun himayesinde yaptığı dünya gezisi notları ve Pasifik adalarında yaptığı botanik çalışmalarıyla bilim dünyasında da özel bir yeri var. “Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü” de, bu yıllar arasında, 1814 yılında kaleme aldığı bir metin.
Bir romanı, yazarının hayatıyla paralel okumaktan kaçarım çoğunlukla. Ama Adelbert Von Chamisso’nun hayatındaki bazı noktaları bilmek, sonsuz bir servet uğruna gölgesini Şeytan’a satan Peter Schlemihl’in yolculuğunu anlayabilmemize yardımcı olacaktır.
Adelbert Von Chamisso’nun 1781’deki doğumundan kısa süre sonra Fransız Devrimi gerçekleşir. Ailesi Almanya’ya kaçar ve sonunda Berlin’e yerleşir. Prusya ordusunda teğmenlik rütbesine ulaşır. Kendisini sürekli olarak “öteki/yabancı” hissetmesinin kimi dinamiklerini bu dönemde bulmak mümkün. Fransa’da doğup, Almanya’da büyüyüp, Prusya ordusunda dışlanıp, savaşta Fransızlara esir düşmüş bir adamın ruh haline “yurtsuzluk” kavramının sinmemesi mümkün değil elbette.
Kolektif Kitap tarafından Murat Özbank çevirisiyle yayımlanan kitabın arka kapağında Thomas Mann’ın bir cümlesi var: “Damgalanmış ve dışlanmış bir adamın çektiği ıstırapların derin bir tasviri.” Masalsı bir gerçeküstücülükle, içseslerin çağladığı bir romantizmin kesiştiği anlatıyı, bir cümleyle özetleyivermiş Thomas Mann. Cebinde tavsiye mektubuyla iş peşinde koşan Peter Schlemihl’in, her elini attığında kendisine altın sunan bir “talih kesesi” karşılığında gölgesini Şeytan’a satmasıyla başlayan yolculuğu, günümüzün bir okumasını da sunuyor okurlara.
Bir insanın gölgesiyle kurduğu ilişkiyi, bu ilişki üstünden çevresinin ikiyüzlülüğünü, toplum psikolojisini ve ötekileştirmeyi vurucu sahneler ve heyecanlı bir olay örgüsünün içine yerleştiriyor Adelbert Von Chamisso. Bunu yaparken, kendisiyle-yaşadıklarıyla, içinde bulunduğu yüzyılla hesaplaşmak konusunda da olabildiğince dürüst ve cesur davranıyor. Üstelik anlatısını kurarken, sırtını yasladığı masalsı anlatım sayesinde sınırları olmayan bir kurmaca dünyası yaratmayı da başarıyor. Bütün romanı Schlemihl’in, Chamisso’ya yazdığı bir mektup olarak kurgulaması da, post-modern anlatı hakkında fikir yürütmek isteyen okurlar için ayrı bir cazibe alanı oluşturuyor. Gölgesiz kalmanın çaresizliği içinde karanlığa, geceye, yalana sığınan çaresiz adamın hikayesi, bir yönüyle günümüzün, satılık ruhlarıyla hesaplaşmak için de rehber niteliğinde.
Tempolu, sayfa çevirten, sonraki sahneyi merak ettiren bir anlatı “Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü”. Günümüzün ruhsuzlaşan, gölgesini çoktan Şeytan’a satmış insanı için çıkış yolunu da gösteriyor. Pozitif bilimlerin ve doğanın gücüne inanan bir aydınlanmacının, farklı bir çıkış yolu sunması da beklenemez elbette. Bilinmezin yerine bilinci koyan yazar, okurla birlikte ilerlediği hesaplaşmasını da böylece noktalamış oluyor.
“Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü”, tazeliğini koruyan benzersiz bir uzun öykü. Edebiyatseverlerin kaçırmaması gereken bir hazine.
EmoticonEmoticon