Aşk yedi deniz aşar isterse!

Uzak denizlerin balıkçıları iyi bilir bu hikayeyi.

Yakışıklı kaptan dururken çelimsiz miçoya aşık olan kızın hikayesidir, kulaktan kulağa fısıldanır. Bir sır gibidir.

Çevredeki bütün kadınların yüreğini hoplatan kaptan bir türlü kabullenememiş bu durumu. Nasıl olur da böyle güzeller güzeli bir kız bana değil de şu eğri büğrü miçoya gönül verir, diye düşünmekten başka iş yapmaz olmuş. Miçoyu gemiden atmış, zihninden atamamış. Öfke yiyip bitirmiş içini. Gemisini yönetemeyen, sevilmeyen bir adama dönüşmüş. O yakışıklı denizci gitmiş, bakışlarından kötülük akan bir canavar gelmiş.

Sonunda almış miçoyu gemiye, çıkarmış en uzun seferine. Sırf kızın gözü görmesin diye, uzaklarda bir adaya bırakmış zavallıyı. Şimdi sevsinler bakalım birbirlerini, diyerek basmış kahkahayı.

Oysa bilmiyormuş ki, aşk yedi deniz aşar isterse.

Görenler anlatır kulaktan kulağa, miço ile güzel kızın kavuşma sahnesini. Kız köyünden, miço terk edildiği adadan atlamış suya. Günlerce hiç durmadan yüzmüşler birbirlerine doğru. Denizin bütün renkleri bulaşmış tenlerine. Sonunda bir gün, tam da kaptanın gemisinin önünde, biri denizin turkuazını diğeri güneşin sarısını giyinmişken dokunmuşlar birbirlerine. Son dokunuş.

Kavuştuğunda aşıklar, ölüm gelir mutlaka.

O gün bugündür, denizin derinlerinde bir yerde, mutlaka dokunurlar birbirlerine. Aşkı bilmeyenlere inat.


Uzak diyarların aşıkları iyi bilir bu hikayeyi.

Fotoğraf: Ayşegül Dinçkök


EmoticonEmoticon