Sergi: Boğucu Kültür (Jean Dubuffet’ye Göndermeyle) / Exhibition: Asphyxiating Culture (Reference For Jean Dubuffet)
İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ
GÜZEL SANATLAR VE TASARIM FAKÜLTESİ ÜYELERİ
“BOĞUCU KÜLTÜR (JEAN DUBUFFET’YEGÖNDERMEYLE)” SERGİSİYLE
MALATYA’DA
Küratörlüğünü İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi Fırat Arapoğlu’nun yaptığı “Boğucu Kültür (Jean Dubuffet’ye Göndermeyle)” başlıklı video ve performanslardan oluşan bir seçki, 17 Eylül 2011 tarihinde, Malatya Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nda açılacak. Battalgazi (Eski Malatya) ilçesindeki IV. Uluslararası Kervansaray Buluşması kapsamında yer alan etkinlikte İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Ferhat Kamil Satıcı (Yeni Anıt Projesiyle) ve Yrd. Doç. Dr. Serdar Yılmaz’ın yanı sıra Gülçin Aksoy, Mehmet Ali Boran, Mehmet Çeper, Itır Demir, İnsel İnal, Saliha Kasap, Ali İbrahim Öcal, Mehmet Öğüt, Suat Öğüt, Hülya Özdemir, Çağrı Saray ve Fatih Tan çalışmaları ile yer alacaklar. Etkinlik kapsamında ayrıca 18 Eylül 2011 tarihinde, saat 15.00’da, “Dubuffet’nin boğucu kültür tespitinden hareketle günümüz sanatının sunduğu yapı ve/veya form nasıl açımlanabilir?” konulu bir panel düzenlenecek. Moderatörlüğünü Fırat Arapoğlu’nun yapacağı panele Erden Kosova ve Derya Yücel konuşmacı olarak katılacak.
Birçok resmi ve sivil kuruluşun desteklediği uluslararası etkinlik ve sergiye dair detaylar www.kervansaraybulusmasi.net isimli internet sitesinden takip edilebilir.
Ayrıntılı Bilgi:
Ayça Yılmazel 0212 604 01 00 (4016) ayca.yilmazel@kemerburgaz.edu.tr
Boğucu Kültür (Jean Dubuffet’ye Göndermeyle)
Beden sosyolojisi kapsamında bazı araştırmacılar bedeni inşa edilen, şekillendirilen ve biçimlendirilen bir olgu olarak ele alırlar ve birey, aldığı eğitim ve bilgilendirmeler ile yüklenmektedir ki; bu bağlamda kültür, sanat ve bilim bu dönüştürmenin önemli alanlarındandır.
Bu bağlamda kültür ve sanat üzerinden kitlesel algıdaki bazı durumları tespit edebilmek mümkündür. Kültür –büyük harfle-, özellikle halka kabul ettirmek istediği
yapılar için ilişkiselliğe dayalı bir sunumdan ziyade, sadece saygı duymaya dayalı
edilgen bir yapı gösterir. Bundan dolayı da kültürel ya da sanatsal üretime bağlı
olarak, halk sanatsal ve kültürel yaratılara (bilim de dahil olarak) dolaysız bir
bağlılıkla değil, aksine sadece önünde saygınlıkla eğilerek girebilmiştir/girebilmektedir. Kültürün, zaten Frankfurt Okulu teorisyenlerinin ustaca adlandırdıkları gibi bir “kültür endüstrisi” içerisinde toplumun inşasında oynadığı rol azımsanabilir mi?
“Toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda entelektüel gücüdür. Maddi
üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, aynı zamanda zihinsel üretim araçlarının
denetimine de sahiptir” şeklinde Dubuffet’nin alıntıladığı önermeden hareketle
geçmişin ve bugünün ürünlerine değer veren, onları koruma altına alan ve yayan ve bunu “kültür mirası” olarak imleyerek, seçkinci bir konuma yükselten kültürel
kodlanmalar nasıl deşifre edilebilir? Yukarıda bahsedilen kültürün tepeden dayatmacı
tutumu nasıl ters-yüz edilerek, ilişkiselliğe ve iletişime dayalı bir kültürel-sanatsal tasarım sunulabilir? Ekseni bu şekilde tasarlanan bir etkinliğin (sergi, panel,sempozyum vb.) sonuçları, kültüre dair sanatçının, küratörün, kurumların ve hepsinden önemlisi sanatı alımlayan kitlelerin bakış açısına dair önemli ipuçları sunacaktır.
Fırat Arapoğlu
EmoticonEmoticon