Camus'yle yürümek…


Öldüğünde cebinden bir tren bileti çıkmış. Nedendir bilinmez yolculuğunu o biletle değil de arkadaşının arabasıyla yapmayı seçmiş. Belki de kırk altıyı bitirip kırk yedi yaşına bastığı o günlerde, En saçma ölüm şekli bir araba kazasında ölmektir, sözünün peşinden gitmek istemiştir. Yayımcısı ve yakın dostu Michel Gallimard’ın kullandığı Facel Vega marka otomobilin bir ağaca çarpmasıyla bitmiş doludizgin bir hayat. 6 Ocak 1960 tarihli France Soir haberi “Yol düz, kuru, ıssızdı. Kader böyleymiş,” başlığıyla vermiş. Dünya Albert Camus’ye böyle veda etmiş.

İşte kitaplarını okumanın dışında Camus’nün izinde yürüyebilmenin bazı yolları:

1.     Futbolla ilgileniniz: Arkadaşı Charles Poncet “Tiyatro mu futbol mu?” diye sorduğunda, hiç düşünmeden “Futbol,” demiş Camus. 1929’da Racing Universitaire d’Alger’nin genç takımında kalecilik yapan futbol aşığı Camus, Ahlaka dair ne biliyorsam bunu futbola borçluyum, çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi,”demiş. Ahlakçılığı her zaman tartışma konusu olan ustanın, dini ve politik ahlaktansa futbolun basit ahlak kurallarına sırtını yasladığını unutmadan, bir maça gidiniz. Sahadaki oyunu bir de onun gözüyle izlemeye çalışınız.

2.     Tiyatroya gidiniz: 21 Şubat 1941’de, yani 28 yaşında günlüğüne “Üç absürd tamamlanmıştır,” yazar Camus. Bu üç kitap; Sisyphos Söyleni, Yabancı ve Caligula’dır. Tiyatro onun olmazsa olmaz’larından olmuştur hep. Sadece yazdıklarıyla değil, oyuncuğundan yönetmenliğine, tiyatronun içindeki duruşuyla da. Kimi zaman kendi yazdığı bir metni yönetir, kimi zaman Dostoyevski’den bir uyarlama yapar. “Sert”tir Camus’nün tiyatro anlayışı, cesurdur. İktidarla-muktedirle işi olmaz. Yasaklarla, kurallarla, kalıplarla boğuşarak kurar sahnesini. Siz de, o kostümleri kuşanarak, tiyatronun hapsedilmeye çalışıldığı çemberin varlığını unutmayarak, bir oyuna gidiniz. Oyunu alkışlarken Camus’nün Sanatçı yalanla ve kötülükle uzlaşamaz, sözünü hatırlayınız.

3.     Geziniz:Uzun süre aynı evde, aynı yerde hatta aynı şehirde yaşayamamış Camus. Yersiz yurtsuz, köksüz bir “Cezayirli Fransız”. Şehirlerden, evlerden, otel odalarından geçip gitmiş. Dünyayı daha iyi kavrayabilmek için, onda daha çok şey aramak gerekiyor belki de. Bağlanıp kalmamak, gitmeyi bilmek gerekiyor. Siz de, arada bir gitmeye cesaret ediniz. Hiçbir yer yoksa gideceğiniz, çıkıp evden, şehri anlamaya çalışarak uzun uzun yürüyünüz. Binip bir otobüse bilmediğiniz semtlere gidiniz. Şehrin günden güne değişen fısıltısında, yaşadığınız günleri anlamaya çalışınız.

4.     Kedileri seviniz: Babasının ardından yazdığı unutulmaz metin “Babam Camus”de, kızı Catherine Camus, babasının kedilerle kurduğu ilişkiyi de anlatır. Özellikle de evlerindeki doğurgan kedi Agathe ile. Belki de, kedilerin o başına buyruk hallerinde kendinden izler buluyordu usta yazar. İster Camus’ye öykünerek bir kediyi, isterseniz bir başka hayvanı ve özellikle de bir sokak hayvanını seviniz. Aslında daha doğrusu, dünyaya yaptığımız bütün bu kötülüklere rağmen bir hayvanın sizi sevmesini sağlayınız.

5.     Direniniz:Camus, 1944’te efsanevi yeraltı gazetesi Combat’nın anonim yazarı ve editörü olarak Direniş’e büyük katkıda bulunmuştu. Şiddete karşı çıkmak için şiddet kullanmanın ahlaki bedellerini sorgulamasıyla kimilerine göre pasif bir direnişçi olarak görüldüyse de, yaşamın her alanında direnç gösterdi. Her tür totaliter rejimle hesaplaşmaktan geri durmadı. Hatta bu “Başkaldıran İnsan” sonrasında yakın arkadaşı Sartre ile yollarının tümüyle ayrılmasına neden olsa da. Sadece yılın şu son zamanlarında değil, bir ömür boyu, Camus’nün izini sürünüz. Yukarıdan inme, dayatmacı, kibirli her cümle, karşısında direnen bir başka cümle bulacaktır.

Sıkılıkla tekrar edilen, ezberlenmiş alıntılar listesinin zirvelerinde olan bir sözü vardır ya Camus’nün, bir kere de biz söylesek ne çıkar: Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.” 

Dilediğiniz yolu seçip, o dostluğun gücüyle, yürüyebildiğiniz kadar yürüyerek. Camus’yle dost olmak iyidir.



EmoticonEmoticon